Erzincan’da dün altın madeninde yaşanan toprak kayması yıllardır Türkiye gündemine ara ara düşen ‘siyanürlü madencilik uygulamaları’nın tekrar tartışma konusu olmasına neden oldu. Fırat Nehri’ne yakın bir konuma sahip olan madende yaşanan toprak kayması büyük sorunların habercisi niteliğinde. Üstelik bu bölgede daha önce sızıntılar yaşamış ve ceza uygulanmıştı.
Türkiye’de ‘siyanürlü altın madenciliği’ yaklaşık 23 yıl önce eleştirilmişti. Bergama Ovacık’ta kullanılan ‘siyanürlü altın madenciliği’nin çevreye etkileri toplumda endişe oluşmasına sebebiyet vermişti. Ancak günümüzde siyanürlü madencilik yöntemi Türkiye genelinde 20’ye yakın işletme tarafından hala kullanılmaktadır.
Haluk Levent’ten maden faciasına dair ilk paylaşım: 2 sene öncesini hatırlattı…
Erzincan İliç’te altın madeni faciası… Bakan Yerlikaya’dan yeni açıklama: ‘İşçilerin 5’i konteynerde, 3’ü araçta, 1’i kamyonda’
Erzincan’daki son olay akıllara 2000 yılında Baia Mare kazasını akıllara getirdi. “Dünyadaki en büyük siyanür kazası” olarak tarihe geçen Baia Mare kazasında Tisa ve Tuna Nehri’ne karışan siyanür su ekosistemlerinde uzun vadeli zararlara neden oldu.
TARİHİN EN BÜYÜK SİYANÜR KAZASI
Adli tıp kitapları siyanür zehirlerini “bilinen en hızlı öldüren zehirlerden biri” olarak adlandırır. Bu zehir tarih boyunca pek çok felakete, kazaya ve ölüme sebebiyet verdi. Bu kazalardan en bilineni 2000 yılında Romanya’da meydana gelen Baia Mare siyanür kazası, yaklaşık 100.000 metreküp siyanürlü atık suyun Tisa ve sonrasında da Tuna Nehri’ne karışmasına neden oldu. Olay bir altın madeni atık havuzunun duvarının çökmesiyle gerçekleşti.
Siyanürlü atık suyun Tisa ve sonrasında da Tuna Nehri’ne karışması Macaristan ve Sırbistan dahil olmak üzere birkaç ülkeyi etkileyen ciddi bir çevresel felakete yol açtı. Kaza, balık ölümleri, su ekosistemlerinde uzun vadeli zararlar ve insan sağlığı üzerinde olası etkiler nedeniyle büyük endişelere yol açtı.
DEVREYE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GİRDİ
20 Ocak’ta Romanya’da meydana gelen sızıntı, tahmini 50-100 ton siyanürün yanı sıra başta bakır olmak üzere ağır metalleri de içeren yaklaşık 100.000 m³ sıvı ve askıda atığın açığa çıkmasına neden oldu. Kazadan 4 ay sonra yapılan araştırmalarla Romanyalı yetkililerin işletmeyi “düzenli” bir risk oluşturacak şekilde yanlış sınıflandırdığını ortaya çıkardı.
Kazanın ardından Birleşmiş Milletler soruşturması siyanür bulutunun “dört hafta sonra Tuna deltasında ve dökülme kaynağından 2000 km uzakta ölçülebilir olduğunu” doğruladı.